Yeminler, hem üzerine yemin edilen varlıkların kıymetini, hem onları yaratan kudretin büyüklüğünü hem de yeminlerden sonra gelen konuyla yakından irtibatlı olarak onun ehemmiyetini beyân eder. Burada gece ve gündüze ve erkek ile dişiyi yaratana yemin edilir. Karanlığı ile her şeyi bürüyüp örten “gece” ile açılıp parlayan böylece her şeyi ortaya çıkaran “gündüz” birbirinin tam zıddıdır. Farklı cinsler olarak yaratılan “erkek” ile “dişi” de birbirinin tam zıddıdır. Aynen bunlar gibi insanlar da iman, amel ve ahlâk itibariyle biri diğerinin zıddı iki gruba ayrılır.
1. Vel leyli izâ yağşâ.
Yemin olsun karanlığı ile her şeyi bürüyüp örttüğü zaman geceye,
2. Ven nehâri izâ tecellâ.
Açılıp parladığı zaman gündüze,
3. Ve mâ halâkaz zekera vel unsâ.
Hem erkeği hem dişiyi yaratan Allah’a ki:
4. İnne sa’yekum le şettâ.
Sizin işleriniz, çalışıp çabalamalarınız çeşit çeşittir.
5. Fe emmâ men a’tâ vettekâ.
Kim malını iyilik yollarında harcar ve Allah’a gönülden saygı besleyip günahlardan sakınırsa,
6. Ve saddeka bil husnâ.
O en güzel söz olan kelime-i tevhîdi doğrulayıp gereğini yerine getirirse,
7. Fe se nuyessiruhu lil yusrâ.
Biz ona dünyada iyilik yolunu, âhirette de hem hesâbın hem de cennetin yolunu kolaylaştırırız.
8. Ve emmâ men bahıle vestagnâ.
Kim de malını iyilik yolunda harcamada cimri davranır ve kendisini Allah’a muhtaç görmezse,
9. Ve kezzebe bil husnâ.
O en güzel söz olan kelime-i tevhidi yalanlar ve gereğini yapmaktan yüz çevirirse,
10. Fe se nuyessiruhu lil usrâ.
Ona da dünyada kötülük yolunu, âhirette de cehennemin yolunu kolaylaştırırız.
11. Ve mâ yugnî anhu mâluhû izâ teraddâ.
O, baş aşağı cehennemin çukuruna doğru yuvarlanırken malı kendisine hiçbir fayda sağlamaz.
12. İnne aleynâ lel hudâ.
Doğru yola göstermek elbette bizim işimizdir.
13. Ve inne lenâ lel âhırate vel ûlâ.
Doğrusu âhiret de dünya da bize aittir.
14. Fe enzertukum nâran telezzâ.
Ben sizi alev alev yanan bir ateşe karşı uyarmış bulunuyorum.
15. Lâ yaslâhâ illâl eşkâ.
Ona yanıp kavrulmak üzere ancak en azılı, en bedbaht olan girer;
16. Ellezî kezzebe ve tevellâ.
Dinî yalanlayan ve Allah’a kulluktan yüz çeviren o bedbaht!
17. Ve se yucennebuhâl etkâ.
Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten çok çok sakınan kimse o ateşten uzak tutulur;
18. Ellezî yu’tî mâlehu yetezekkâ.
Malını iyilik yollarında harcayıp nefsini günahlardan arındıran kimse.
19. Ve mâ li ehadin indehu min ni’metin tuczâ.
O, birinden iyilik görmüş de onun karşılığını veriyor değildir.
20. İllâbtigâe vechi rabbihil a’lâ.
Bilakis o, en Yüce Rabbinin rızâsını kazanmak için vermektedir.
21. Ve le sevfe yerdâ.
Sonunda bu gâyesine kavuşacak, yaptığının mükâfatıyla hoşnut olacaktır.
Kur’an-ı Kerim: Duhâ Suresi Meali