Fenomen astrologlar tarafından yapılan günlük burç yorumları; gazete, kitap, dergi, televizyon ve dijital medya içeriklerinde popülariteyi yakaladı. Bireylerin ve toplumun inançlarını, kültürel yapısını, sistemli ve disiplinli bir şekilde değiştirdi. Modern çağın insanları hangi burcun sahibi olduğunu bilmekle beraber kendi hayatlarını, arkadaşlarını, eşini, işini, kariyer hedeflerini, yıldızların astronomik hareketlerine ve konumlarına göre planlayarak yaşamaya başladı.
Klaudlos Ptolemalos, ”Tetrabiblios” adlı eserinde ”güneş, ay ve gezegenlerin insan davranışı üzerindeki etkilerini” kaleme aldı. Astroloji’nin bir bilim dalı olarak algılanmasında önemli bir rol oynadı. Marcus Manlius Capitolinus, adında bir Romalı şair tarafından 1473 yılında ”Astronomicon” eseri yayınladı. Batı dünyasında astroloji bir bilim dalı olarak kabul görmeye başladı. İsaac Newton, Aristoteles fiziğini bilimsel bir zeminde yıkmasıyla beraber akademik dünya da ortaya çıkan keşifler sayesinde Astroloji’nin bilimsel bir dayanağı kalmadı.
5 Aralık 1985 yılında Shawn Carlson’ın Nature dergisinde yayınladığı makalesinde bilgi türüyle uyumlu bilimsel deney standartlarında Astrologların doğum haritalarına karşılık gelen kişilik testlerini eşleme performansı ölçüldü. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinden gelen astrologlar gerçekleştirilen bilimsel deneyin adil bir sisteme dayandığı düşüncedesinde hemfikirdi. Shawn Carlson, yapılan testin neticesinde ‘astrolojik hipotezi açıkça çürüttüğü’ sonucuna vardı.
Girişimci, politikacı, yazar, yayıncı, sirk ve illüzyon ustası olan ünlü şovmen Phineas Taylor Barnum: ”Herkese uygun bir gösterimiz var!” sloganıyla psikoloji sahnesinde psikolog Bertram Robin Forer’in dikkatini çekmişti. 1948 yılında öğrencilerine psikolojik değerlendirme testi çözdürdü. Test sonuçlarına özel olarak bireysel kişilik tahlilleri hazırladığını açıkladı. Zarfın içinde psikoloji öğrencilerine dağıttı. Kişilik tahlillerinin uyumluluğunu ve doğruluğunu 0 ile 5 puan sisteminde değerlendirmelerini istedi. Öğrenciler, ortalama 4.26 puan kullandı. Gerçek şu ki; psikolog Bertram Robin Forer’in çalışmasındaki kişilik tahlilleri, rast gelecek şekilde astroloji sayfalarından alınan burç yorumlarıydı. Bunun yanı sıra; öğrencilerine ayrı değil aynı yıldız falı yorumlarını vermişti. Psikoloji öğrencileri içinde bulundukları bu durumdan habersizdi. Tahlil edilen kişilik tanımlamalarının kendi kişiliklerine özel hazırlandığını düşünüyorlardı.
İnsanların algılarına ve duygularına yakın bir konumda, özenle hazırlanmış genel ve belirsiz kişilik betimlemeleri tasarlanır. İnsanlar; astroloji, grafoloji, tarot, falcılık türlerinde kabul görmüş inanışları ve tanımlamaları kendilerine has bir dokunuşla sahiplenerek eşsiz kişiliklerine yakıştırır. Psikoloji de insanların içinde bulunduğu bu duruma ”Forer – Barnum etkisi” denir. Örnek olarak aşağıdaki yazımızı inceleyebilirsiniz.
Özgür bir düşünür olmayı tercih ediyorsunuz. İnsanların sizi sevmesini, değer vermesini, saygı göstermesini istiyorsunuz. Bu konuda hassas bir tavrınız var. İnsanların sizin için düşündüklerini zekice onlara itiraf ettirmeyi seviyorsunuz. İnsanların endişelerine bağlı kalarak verdiğiniz doğru kararların kabul görmemesi yüzünden kendinizi kısıtlanmış hissediyorsunuz. Fazla efor sarf etmeden kendi içinizde değişme eğiliminiz var. Bu durumda sonuca ulaşamıyorsunuz. Güçlü yönlerinizi insanlara gösteriyor, zayıf yönlerinizi ise; içe dönük ve sessiz bir şekilde gizleyip geliştiriyorsunuz.
Astronomi: ”Astron ve nomos” sözcüklerinden türetilmiştir. Eski yunan dilinde ”yıldızların yasası” anlamına gelir. Yaşadığımız Dünya’nın atmosferi dışında kalan gökcisimlerinin kökenlerini, dağılımlarını, hareket kabiliyetlerini, kimyasal bileşenlerini, fiziksel özelliklerini, evrimlerini, birbirleriyle etkileşimlerini gözlemleyen ve analiz eden, kanıtlarla beslenen doğa bilim dalına; ”Astronomi” yani ”Gökbilim” denir. Astroloji ile bilimsel bir ilişkisi yoktur.
Astroloji: gökyüzündeki yıldızların hareket diliyle özenle tasarlanmış bir geleceğin insan yaşamındaki yerini, olay ve olguların fiziksel ve psikolojik etkilerini önceden bildirmeye dayanmış kadim bir inanış sistemidir. Astroloji ”yıldız falcılığı” anlamında tanımlanır. Oysa ki, gelecek zamanın görünümü tam olarak bilinmeyen, görülmeyen, algılanamayan, yaşanılmamış bir alemdir. Astrologlar tarafından gerçekleşmesi kesin hükmünde verilen bu mitolojik iddiaların kehanet olarak kabul görülmeden terkedilmesi gerekir.
Zeyd ibni Halid el Cühenî Radiyallahu Anh şöyle dedi: ”Rasulullah Hz. Muhammed Hudeybiye’de gece yağan yağmurun ardından sabah namazını kıldırdı. Namazı bitirince insanlara yöneldi ve şöyle buyurdu: “Rabbinizin ne dediğini biliyor musunuz?” Sahabeler: ”Allah ve Resulü daha iyi bilir dediler.” Hz. Muhammed şöyle buyurdu: Allah-u Teâlâ dedi ki; Kullarımdan bazıları bana inanmış, bazıları da inkâr etmiş oldu. Kim Allah’ın kerem ve rahmetiyle bize yağmur yağdı derse o kimse inanmış ve burçların tesirini inkâr etmiştir. Kim de şu ve şu yıldızın etkisiyle bize yağmur yağdı derse o kimse beni inkâr etmiş ve burçların tesirine inanmıştır.
İslam âlimleri ”astroloji, grafoloji, tarot, falcılık” türlerinin küfür ve şirk olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Yıldızların astronomik hareketlerinin insanlar üzerinde bir tesiri yoktur. Hz. Muhammed (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: ”Bir kimse gider de verdiği haber konusunda kâhini tasdik ederse, Allah’ın Muhammed’e indirdiğini inkâr etmiş olur.”
Yüce Allah: And olsun biz, gökyüzünde burçlar yarattık. Gökyüzüne ibretle bakan kimseler için yıldızlarla süsledik. Göğe burçlar yerleştiren, orada bir ışık kaynağı (güneş) ve aydınlatıcı bir ay yaratanın şanı çok yücedir. Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar öldükten sonra ne zaman diriltileceklerinin de bilemezler. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar. Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da olmasın.” buyurur.
Ömür; ”Yaşayarak okuduğunuz bir kitaptır.”