İmsak Vakti a 02:00
Mersin AÇIK 26°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Ömür: ”Yaşayarak okuduğunuz bir kitaptır.”

Güneşin altın ışıkları arasında doğan yeni bir günde çevrilir ömür sayfanız. İnsan; akla, fikre, mantığa ve sınırsız bir hayal gücüne sahip olan bir varlıktır. Duygularının diliyle konuşur. Ömrünün son anlarını yaşayana kadar özgür iradesi ve kendi seçimleriyle kendi hayat hikayesini kendisi yazar. Ömür kitabınızın ''son'' satırında bu dünya hayatının bir sırrı vardır; iyisiyle, kötüsüyle yaşadığınız günlerin bir hayal misali yaşanıp gitmesidir.

İnsanların sevdiği, hayal ettiği, özendiği bu dünya hayatını kesintisiz bir huzur ve güzellikler içinde yaşamaları mümkün değildir. Her insan elinde olduğu imkanların ve değerlerin daha iyisini arama, bulma, sahibi olma arzusuyla meşguldür. Şu anı yaşayan insanların sahip oldukları yeni değerler gelecekte planlanan kazanımların eskisi durumundadır. Bu yüzden dünyevi hayatın her dokusunda insanların sahip olduğu her şey değersizdir.

Sınırsız bir hayal gücüne sahip olan insanlar, dünyevi yaşamda sahip oldukları sınırlı imkanlarıyla hayal ettiği her şeyin peşinde koşmaya devam etmektedir. Her şeyin sahibi olmak isteyen insanlar, yaşadığı şuanda ve gelecekte elindekileri kaybetmekle sınanır. Buna rağmen bu gerçeği kabul etmez. Direniş gösterir. Varlığının taşıdığı anlamı, yaratılış gayesini ve yaratıcının yanındaki kıymetini unutur. Oysa ki, İçinizdeki güzellikler ve çirkinlikler, iyilikler ve kötülükler, doğrular ve yalanlar, günahlar ve sevaplar sizinle konuşur. Onları yalnızca siz duyarsınız. İnsanlar, bilinmesini uygun gördüğünüz kadar içinizdeki sesin hikayesini dinler. Aklınızdan, fikrinizden, kalbinizden geçen niyetleri göremezler.

İnsanın düşünen ve sorgulayan yetisi sayesinde hayatın anlamını bilmek ve yaşamına dair bir amaç bulmak ister. Tam bu nokta da her insan kendi yaşam tarzına uygun olarak hayatın anlamını yorumlar. Bazılarına göre insan varlığının bütünüyle bir anlamı hayatın ise bir amacı yoktur. Bazılarına göre hayatın anlamı bir ayna gibidir; nasıl bakarsanız kendinizi öyle görürsünüz. Bazılarına göre hayatın anlamı; bilgili, erdemli, ahlaklı bir insan onuruna sahip olarak yaşamaktır. Bazılarına göre ise hiç kimseye mahcup ve muhtaç olmadan mütevazi bir yaşam sürmektir.

Bazılarına göre geçmişe dönüp zamanı geriye doğru almak insanların imkanları ve kudreti dahilinde olan bir durum değildir. Bunun bilincinde hareket eder. Kendilerine ait olmayan bir yaşamın belirsizliği içinde gelecek hayata anlam yüklemezler. Bunun yerine şu anı yaşamayı, keyif almayı, acıyı en aza indirip mutlu ve huzurlu olmayı tercih ederler. Bazılarına göre hayatın anlamı; edindiği küçük ya da büyük serveti, bazılarına göre ailesi, bazılarına göre de yaşadığı dini inançlarıdır.

İnsanların yaratılış gayesi nedir?

İnsanlar ve yaşayan tüm canlılar, yegane yaratıcı tarafından yokluk aleminden varlık alemine çıkarıldı. İnsanların ruhani varlığına belirli bir vakte kadar ömür sürdürebileceği etten ve kemikten tasarlanmış bir beden giydirildi. İnsanların ömrüne bir dünya hayatı verildi. İnsanlığın doğuşuyla beraber sonradan sahibi olduğu bu naçizane emanet hayatın yaratılış gayesi nedir? Allahü Teâlâ yeryüzünde halife kıldığı insanları ne için yarattığını şöyle buyurdu: 

”Ben cinleri ve insanları bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım.” Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”

Allahu Teâlâ nasıl bir yaratıcıdır?

Allah, kendisinden başka hiç bir ilah olmayandır. Diridir. Kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, nede bir uyku. Göklerde ve yerlerde her şey O’nundur. İzin almaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kullarının önlerindekileri (yaptıklarını) ve arkalarındakileri (yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.

Yaşam ve ölüm ne için yaratıldı?

Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. Şüphesiz, her şeye hakkıyla gücü yetendir. Yüce Allah, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. Taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır. Diriden de ölüyü çıkarır. Mutlak güç sahibidir. Bağışlayandır. Peki Allah’tan nasıl çevriliyorsunuz? Allah’ın varlığının delillerinden biri de şudur: Sen yeryüzünü boynu bükük (kupkuru) görürsün. Onun üzerine yağmuru indirdiğimiz zaman kıpırdar kabarır. Şüphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Şüphesiz Allah’ın her şeye gücü hakkıyla yetendir. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: “Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?” De ki: “Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir.”

Ölümün varlığını unutup dünya hayatını yaşamayı seven insanlar ebedi hayatın özlemiyle dolu yaşar. Oysa ki, insanın nihai amacı ve hayatın anlamı: ”Yüce Allah’ın rızasını kazanmaktır.”

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Kur’an-ı Kerim: Yunus Suresi Meali

HIZLI YORUM YAP